Glycyrrhiza glabra (Meyan)

 Tıbbi aromatik bitkilerden bir diğeri Glycyrrhiza glabra yani çoğumuzun da bilmiş olduğu Meyan. 

Fabaceae (Baklagiller) familyasına ait olan Glycyrrhiza glabra'nın Anavatanı Rusya ve Çin olup çoğunlukla Akdeniz ülkelerinde, Güneydoğu Avrupa ve Asya'nın bazı kesimlerinde yayılım göstermektedir. Ülkemizde ise çoğunlukla Güneydoğu Anadolu'da sık şekilde yayılım gösteriyor.

Glycyrrhiza glabra bitkisinin kullanımı genel olarak rizom (toprak altı) kısımı ile sağlanmaktadır.

120 cm ile 150 cm arasında boylanabilen çok yıllık çalımsı bir bitki olan Meyan bitkisinin yaprakları sürgünlerde 9 ile 17 adet olmakta ve çiçekler yapraklardan farklı sürgünler ile ayrılmaktadır. Sürgülerde yapraklar karşılıklı olarak dizilir. Yaprakların boyutu 7 cm ile 15 cm arasında farklılık gösterir bitkinin tabana yakın olan kısımlarında yapraklar bitkinin en büyük yapraklarını oluşturur. Bitki çiçekler 0,8 ile 1.2 cm arasında olup sarı ve mavimsi mor renklerde bulunur. 

Çoğunlukla rizom kısmı kullanılan Meyan bitkisinin kökü 1 metreye kadar ulaşabilir.



Glycyrrhiza glabra güneşli, sulak ve ılıman bölgelerde doğal olarak yetiştir. Kısa sürekli kuraklığa dayanıklıdır. Kumlu, derin ve humus açısından zengin toprakları sever. Optimum büyüme sıcaklığı 20 derecedir. Meyan bitkisi ekimi hazırlık ve zaman gerektiren bir bitkidir çünkü ekiminden sonra köklerin hasat edilecek duruma gelmesi 3 ile 4 seneyi bulmaktadır. Ekimden önce tohumlar 2 saatlik sürede ıslatılır ve daha sonrasında 3 ile 4 hafta boyunca tabaklar durumunda dizilip saklanarak tohumların filizlenmesi beklenir. Çimlenen tohumlar ilk bahardaki ilk don olaylarından sonra toprağa transfer edilir.


Glycyrrhiza glabra Kullanım alanları :

Gıda Sektöründe: Meyan kökleri, nişasta, şeker (glikoz, sakkaroz), zamk, reçine, acı madde, flavon glikozitleri, glycyrrhizin, kalsiyum, azot, potasyum ve magnezyum içerir. Glycyrrhizin şekerden 50 kat daha tatlıdır. Mayhoş ve ağır bir tada aynı zamanda hoş da bir kokuya sahiptir.
Meyan kökü Avrupalılar tarafından tatlılarda kullanılırken Çin'de daha çok yemeklere çeşni olarak katılır. Bunun yanı sıra meyan kökü tütün ürünlerine tat ve aroma verici olarak da yaygın olarak kullanılır.
Kola üretiminde kişnişle karıştırılarak katkı maddesi olarak kullanıldığı gibi bira üretiminde biralara köpük verilme amacıyla kullanılmaktadır. 

Güney ülkelerinde meyan kökü direkt olarak demlenerek şerbet olarak da tüketilir. Bunun dışında bal, şekerleme ürünleri ve çikolatalarda da kullanılmaktadır.

Tıpta: Asur, Mısır, Çin ve Hindistan gibi antik kültürlerde meyan akciğer, karaciğer , böbrek ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarında tedavi aracı olarak kullanılırdı.
Günümüzde ise balgam ve idrar söktürücü, nikotin zararlarını azaltıcı olarak tütün ile karıştırılarak, bronşları temizleyici, böbrek rahatsızlıklarını giderici, böbrek ve mesane taşlarını düşürücü, müsekkin ve midedeki ülser yaralarının tedavisinde sinirim rahatsızlıklarında, menopozal semptomlarda, öksürükte, bakteriyel ve viral enfeksiyonların tedavisinde kullanılabilir. Ameliyatlardan sonra boğadaki kuruluğu gidermek için kullanılan gargaralarda bulunur.
Bunun yanı sıra Diyet takviyesi ve cilt güzellik ürünlerinde kullanılabilir.

Glycyrrhiza glabra Zararları şu şekildedir:
Her bitkide olduğu gibi Meyan kökünün fazla tüketimi bazı sorunlara yol açabilir. 
Baş ağrısı, uykusuzluk, cinsel isteksizlik, tansiyon, kalp krizi gibi ciddi yan etkileri bulunur.
Mİneralokortikoid zehirlenmesi semptomları göstermeye sebebiyet verebilir(letarji, hipertansiyon, su ve sodyum tutulumu gibi)

Glycyrrhiza glabra Hikayesi şöyledir:
Hac niyetiyle yola revan olan Evliya Çelebi, Batı Anadolu’dan geçerken Tire, Manisa ve Aydın’a da uğrar. Çelebi, yine kalemine davranıp bu eyaletlerin ticaret mallarını ve Balat kasabasından aldıklarını anlatır. Burada yetişen meyan kökü, Çelebi’nin dikkatini çekmiştir. Meyan
kökünün faydalarını saymakla bitiremeyen meşhur seyyahımız, yetmiş çeşit faydasının görüldüğünü özellikle belirtir
Evliya Çelebi ise seyahatnamesinde meyan kökü hülasası hakkında şöyle demektedir “Bu edviye değirmenlerde öğütülüp bir gece suda yatırıp şerbetini çıkarırlar. Sabah akşam birer kâse nûş ederler. Cemi ehl-i Mısır bundan deva ve şifa bulup ismine “ırkıssus" derler. Vücud-i insanda olan cümle ahlatı ve sevdayı ve safrayı ve balgamı ve malihulyayı ve sadırda (göğüste) olan zıykunnefesi vesairi def eder.
Şiddet-i harda nûş edenin hararetini def eder. Hususa habs-i bevle (sidik zoru) müptelâ olan kimseler nûş etse mesane yolunu açıp tathir edip safa-yi hatır ile tebevvül olunur, gayet müdrir şeydir. Hattâ mesanede hasıl olan taşı dahi eritip çıkarır ve mahveder. Hekim Davut tezkeresi müfredatında yetmiş nevi hassasını yazmış, mücerreptir. Amma bu Halat şehrinde leziz ve kalın olur. Zira, kumsal yerde kök kök olup zir’i zemine (yer altına) müstevli olur. Balat halkı ekseriye bu meyan kökü ile kifafla nur ve geçinirler"


Yorumlar